Ömer Lütfi Topal cinayetinin işlenmesini takiben olayı çözmek üzere çalışmalara başladıklarını, bu cinayet konusunda Asayiş Şubesinin ihbar aldığını bu ihbarda üç özel harekat mensubu ile iki sivil şahsın bu eylemi yaptıklarının belirtildiğini, bunların hepsi aynı gün Emniyet Müdürlüğüne alındığını, yapılan incelemede ve olay yerinde kalan silah üzerindeki şarjörde bulunan band üzerinde kalan parmak izi ile bu şahısların parmak izinin karşılaştırıldığını, ve herhangi bir bulguya rastlanmadığını, bu konuda yardımcısı Bilgi Ünal’ın olayı takip ettiğini, ertesi gün Sedat Bucak’ın kendisini aradığını, özel harekatçıların neden alındığını sorduğunu, o anda konuyu kendisi de bilmediğinden inceleyeceğini söylediği, ikinci kez aradığında da tahkikatla ilgili alındıklarını söylediğini, daha sonra da birkaç kez aranmış olduğunu ancak bir daha görüşme fırsatı bulamadığını, daha ertesi gün Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Halil Tuğ’un kendisine geldiğini, Bakan tarafından gönderildiğini, alınan şahısların neden ve niçin alındığını sorduğunu, kendisinin de alınan bir ihbarın değerlendirilmesi sonunda alındıklarını, ancak bir bulguya rastlanmadığını, öğleden sonra Bakanın İstanbul’a geldiğini ve Vali ile birlikte onu karşıladıklarını, Vali ayrıldıktan sonra Bakanın kendisinden olayı sorduğunu, ona da olayı anlatarak herhangi bir bulguya rastlamadıklarını ilettiklerini, onun da peki o zaman Emniyet Genel Müdürlüğü de bir incelesin, bir mahzur var mı? diye sorduğunu, kendisinin de bir mahzur bulunmadığını zira suç teşkil edecek herhangi bir bulguya rastlanmadığını belirttiğini, Bakanın da gönderin o zaman dediğini kendisinin de talimat verilmesini istediğini, Bakanın peki ben hallederim seni ararlar dediğini bunun üzerine Yardımcısının talimat verdiğini ve Bakan talimatı bunları Genel Müdürlükten gelip alacaklar dediğini, akşam saatlerinde İbrahim Şahin’in kendisini arayarak konuştuklarını, ona Bilgi ile irtibat kurarsa onları alabileceğini söylediğini, Basının yanlış değerlendirmeler yapması nedeniyle, görmemeleri için bunları turnikelerde teslim alıp götürdüklerini öğrendiğini, bilahare Susurluk Olayının patlak verdiğini, ondan sonra Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakanla görüşmeleri olduğunu, onlara, bu şahıslar hakkındaki düşünce ve karinelerinin tam alındığını, biraz süre verilmesi halinde bu şahısların suçlarını inkar edemeyecek hale geleceklerini, hatta yan delillerin tespitiyle birlikte itiraf bile edebileceklerini belirttiğini, Cumhurbaşkanının kendisine kaset, belge, video bandı olup olmadığını sorduğunu, kesinlikle böyle bir şeyin olmadığını belirttiğini, | İlk tematik TV kanalı: Eko TV (1992) (Eko TV, Koç Holding tarafından, 1992'de hazırlıklarına başlanarak, dünyanın önde gelen yayın kuruluşları Time-Warner ve Canal Plus ile ortaklığa girilerek, ayrıca Cine5 gibi şifreli yayın yapması planlanarak 1995 yılının ilk aylarında yayın hayatına başlaması öngörülmüş ancak 1996'da açılıp, 1999'un sonlarına kadar Türkçe müzik yayını yapmış televizyon kanalıdır. 1996 yılında karasal test yayınına başlamıştır. Test yayını ekranı, siyah zemin üzerinde iki beyaz çizgiden oluşuyordu. Eylül ayında yeni yayın dönemine girilmesiyle birlikte Eko TV, yayın hayatına başladı. Son derece renkli ve düzeyli bir yayın anlayışına sahip olan Eko TV'de ilk kez tanıdığımız isimlerden biri, kendi programının sunuculuğunu üstlenen Ayça Tekindor olmuştur. 1998 - 1999 dönemine gelindiğinde Eko Tv'de tenhalık baş gösterdi. Canlı yayınlar kesildi, sadece klip yayını ile devam edilir oldu. Hatta 30-35 kadar video klip, belli bir sıraya konularak 7/24 aynı sırayla dönmeye başladı. 1 Ocak 1999 tarihinde Digiturk platformunun kurulmasıyla, buradan da yayına başlamıştır. Tarihler 17 Ağustos 1999'u gösterdiğinde, Marmara Depremi'nin hemen akabinde müzik yayını kesildi ve 7/24 siyah beyaz Yeşilçam filmleri yayınlanmaya başladı. Ancak bu da çok uzun sürmedi ve eski video kliplere dönüş yapıldı. Eko TV'nin karasal yayın frekansı, Amerikan Time Warner şirketinin dünyaca ünlü haber kanalı CNN'in, Türkiye'de Doğan Yayın Holding tarafından yayına başlatılacak olan versiyonu CNN Türk'e devredildi. 11 Ekim 1999 tarihinde Eko Tv'nin karasal yayınları kesilerek CNN Türk'ün yayını başladı. Bir süre kablolu televizyon üzerinden yayınlarına devam eden Eko TV, 27 Kasım 1999 tarihinde kapandı.) |
| """güran ailesi aleyhine dolaşıma giren birçok itham ve iddia açıkça asılsız çıktı. halıların yıkandığı, tüm aile üyelerinin whatsapp kayıtlarını sildiği (sadece amca salim güran telefondaki seks içeriği nedeniyle). bazı aile üyelerinin de mesajları sildiği iddiası var. öyle sistematik tüm aile, tüm köy kayıtları sildi diye bir şey yok. üstelik bir düşünelim, her an gözaltına alınma ihtimalimiz olsa hepimizin telefonumuzu gözden geçirmeyeceğimizi kim söyleyebilir? çünkü bu durumda telefonunuz elinizden gidiyor ve aylarca gelmiyor. hatta çoğu kez hiç gelmiyor. aile ile ilgili ithamlar çocuk kayıp olduğu andan itibaren devreye girdiğinden, birçok nedenle mesajlarını silmiş olanlar da çıkmıştır. olay sonrasında yüksek sesle müzik dinleyerek gizli toplantılar yaptıkları, eğertutmaz deresi’nin debisini yükselterek narin’in cansız bedenindeki cinayet bulgularını kaybettirdikleri, salim güran’ın aracının gece 22.00 civarında eğertutmaz deresi yolunda görüldüğü; bunların hiçbiri doğrulanmıyor. özellikle salim’in aracı konusu doğrulanmış gibi görülse de bu iddia da gerekçeli kararda kanaate varmış olmak dışında bir ifade ile kendine yer bulamıyor. söz konusu aracın kime ait olduğu, markası ve plakası asla tespit edilememiş. hâl böyleyken, escort diyarbakır diyarbakır barosu beyanında bile hem tespit edilmediği bilgisi paylaşılıp hem de tespit edilmemiş olsa da salim güran’a ait olduğuna kanaat getirildiği ifade ediliyor. oysa kendi telefonundaki ses kayıtlarından salim güran’ın o dakikalarda araçta ya da o yolda değil, köyde ve insanlar arasında olduğu anlaşılmış. bunu avukatı söylüyor ve bu açıklamaya itiraz edilmiyor. buna rağmen iddialar tekrar ediyor. posttruth çağında adalet maalesef böyle işliyor, gerçeklerin üzerinden atlaya atlaya... bunun gibi ahırda ve tepede bulunan kan lekelerinde hiçbir dna bulunmadığı ya da lekelerin meydana geldiği zaman tespit edilmediği halde "insan kanı olduğu açıklık kazandığından, narin’e aittir" deniyor. bu ağır dezenformasyon altında inceleme yapan mercilerin de etkilenmiş olacağı unutularak, konuyla ilişkili birçok delilin cinayetin aile içinde işlendiği bilgisiyle ‘uyumlu’ olduğu söyleniyor.""" |