Adı geçen mahkemece yapılan yargılama sonucunda 19 Aralık 1985 gün 1984/55 Esas ve 1985/311 karar numaralı ilamla " İbrahim Çiftçi, Ömer Yavuz Hacıömeroğlu, Abidin Şahiner, Mehmet Kundakçı ve Kadir Temir’in beraatlerine, sanıklar Duran Demirkıran ile Ömer Özcan’ın TCY,’sının 149/2, 65/3 ve 59. maddeleri gereğince 12’şer yıl 6’şar ay ağır hapis cezası ile sanık Ahmet ercüment Gedikli’nin ömür boyu ağır para cezası ile ve sanık Haluk Kırcı’nın ise idam cezası ile cezalandırılmalarına karar verilmiş ve karar temyiz edildikten sonra Yargıtay’dan geçip Sıkıyönetim Mahkemesince yeni baştanhüküm kurularak enson Ankara 1 Numaralı Askeri Mahkemesinin 17.06.1988 gün 1987/44 Esas 1988/101 karar numaralı ilamı ile kesinleşmiştir. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğünde gözaltında bulundukları sırada daha ilk saatlerden itibaren Sedat Edip Bucak İstanbul İl Emniyet Müdürüne defalarca telefon açarak bu kişileri gözaltından kurtarmaya ve araştırmanın genişletilmesini engellemeye yönelik girişimlerde bulunmuştur, araştırmanın 1. günü henüz tamamlandığında ise, İbrahim Şahin’in bizzat İstanbul’a gelmesi henüz tamamlandığında ise, İbrahim Şahin’in bizzat İstanbul’a gelmesi ile bu kişiler apar topar İstanbul Emniyet Müdürlüğünden Ankara Emniyet Genel Müdürlüğüne götürülmüş ve orada kısaca ifadeleri alınıp yüzeysel bir inceleme ile yasal olmayan bir uygulama ile serbest bırakılmışlardır. Halen 20. dönem Şanlıurfa Milletvekili olan Sedat Edip Bucak ve 20. dönem Elazıg Milletvekili olan Mehmet Kemal Ağar haklarında, müsnet suçlardan eylemlerine uyan ve yukarıda zikredilen kanun maddeleri gereğince takibat yapılabilmesi; T.C. Ömer Lütfi TOPAL’ın öldürülmesi olayı ile ilgili olarak Sami HOŞTAN ve Ali Fevzi BİR ile birlikte gözaltına alınan polis memurları Ayhan ÇARKIN, Oğuz YORULMAZ ve Ercan ERSOY ile birlikte diğer polis memurları Enver ULU ve Mustafa ALTINOK, bu olayın vuku bulduğu döneme tekabül eden zamanda, alelacele Şanlıurfa Milletvekili Sedat Edip BUCAK’ın koruması olarak onun yanına verilmişlerdir. Ömer Lütfi Topal’ın öldürülmesi ile ilgili olarak alınan ifadeler ve yapılan telefon tesbitlerine dair müfredat listeleri bu olay hakkında hazırlık tahkikatı yapan Sarıyer Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir | Ali Kaya bir figoredir, figürandır. Ali KAYA daha önce Diyarbakır’da görev yapmıştı, kendisi yaklaşık 10 yıldır Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde görev yapmaktadır. O, öldürüldü, Tokat bölgesinde öldürüldü o Şimdi, bunlar, bizi polisten aldılar o gece. Şimdi, bunları, tabiî, mahkeme, bizim avukatlarımızın istekleri üzerine incelemesine girdiler, sakat olup olmadığına dair emniyet lâboratuvarına gönderdiler. Eninde sonunda, tabiî, bu şey devam ederken, 96'nın eylül ayında DGM Başsavcısı değiştirildi, değişti, yeni bir DGM Başsavcısı geldi, Nihat Çakar isimli bir Başsavcı geldi. Dolayısıyla, bir şey çıkmayınca, sabahleyin raporlarda geldi bizi DGM Başsavcılığına verdiler, gönderdiler. Dolayısıyla, 98'de bu 28 Şubat olayı meydana geldi. Şimdi, sıra buraya geldi. Şimdi, benim mücadelem buydu efendim. Şimdi, ben bunu arz edecektim. Ben bunu diyecektim. Yani, orada çocuktan 7 milyar para alıyor o kendi avukatı vasıtasıyla. Orada çocuktan 1 500 dolar para alıyorlar ve 1 milyar Türk parası alıyorlar o günkü parayla. SORU - Bu Mutkili Ali dediğinizde diğer başka astsubaylar falan varmıştır orada? Paşam, hayırdır dedim. "Vallahi, Mehmet Ali Bey, çok gizli bir rapor bize gelmiş." Nereden gelmiş Sayın Paşam? MEHMET ALİ ALTINDAĞ - Dosyasında.SORU - Mahkeme dosyasında.SORU - Orijinal hali mahkemede; tamam. Gittim yanına. Sayın Başkan dedim, ben Mehmet Ali Altındağ, biliyorsunuz, beni tanıyorsunuz, nihayet MİT Başkanısınız. Yahu dedim, niye, sebep? Dedim benim çocuklarım 3 gün yatmaz, eğer Türkiye Cumhuriyeti Devleti hukuku varsa, hâkim varsa, savcı varsa; çünkü, suç yoktur dedim, 3 gün de yatmaz. Bölge Valiliği gazeteyi satıyordu; çünkü, devleti savunuyordum. Devleti kullanmışlar, sahte belge tanzim etmişler. Bu yakıldı. Her nedense, 1994'te, 1994'ün temmuz ayında burada Millî Savunma Bakanlığında Hava Kuvvetlerinin bir ihalesi yapılıyordu ve o ihaleyi benim çocuğum alıyor burada; yani, yüzde 18 kırımla Emin Altındağ'da kalıyor; 1994'te. Bütün dosyalar, şartnameler, her şey haiz olmakla beraber. Beni gözaltına aldı. Beni gözaltına aldıktan sonra, benim çocuğum yine şeyde, o an için o da Erzurum'daki şantiyede; Erzurum'daki şantiyede çalışıyor, gitmiş, işi teslim ediyor, haber geliyor babanı yakaladılar. El konulduktan sonra, bütün bana özel kitaplarımı ve gazetenin arşivine hepsine el konuldu. Ondan sonra benden laf filan almaya; bir şey yok |